Sosyolojik Düşünce Topluluğu olarak 25 Aralık Çarşamba günü "Suriye'de Siyasi Değişim" adlı seminer gerçekleştirdik.
Seminerimize katılan ve bize destek veren herkese teşekkür ederiz.
Konuşmacılar:
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Almavas
Kırıkkale Üniversitesi, Arapça Mütercim ve Tercümanlık Anabilim Dalı
Doç. Dr. Muhammed Elmehdi Rifai
Kırıkkale Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi
Doç. Dr. M. Suna Özel Özcan
Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
Neler Konuşuldu!
27 Kasım 2024’te sadece Orta Doğu coğrafyası için değil, uluslararası alanda çatışma bölgelerinden biri olan Suriye’de önemli bir değişim süreci başladı. Bu süreç, özellikle 911 kilometrelik sınırı bulunan Türkiye açısından da oldukça önemli bir durumdur. Suriye konusu, Arap Baharı sürecinin yanı sıra bölgede devam eden 61 yıllık Baas rejiminin sona ermesi açısından büyük bir dönüm noktası haline gelmiştir.
2011 yılı sonrasında, Arap Baharı süreciyle Türkiye’nin sürece doğrudan müdahil olması, hem ulusal güvenlik hem de göçmen hareketleri kapsamında iki önemli gelişmeyi içinde barındıran bir süreci başlatmıştır. Suriye’deki gelişmelere baktığımızda, özellikle buradaki sürecin dış politik etkenlerin yanı sıra iç politik gelişmelerle de bağlantılı olduğunu görmek önemlidir. Bu sürecin doğru bir şekilde okunabilmesi için toplumsal tabandan gelen taleplerin 2011 Arap Baharı sürecinde dikkate alınmaması ve Baas rejiminin totaliter yapısı içerisinde bireysel hakların ve yaşam alanlarının ne kadar sınırlandığının görülmesi gerekir.
Bu bağlamda, Türkiye’nin süreç içerisinde sadece Suriye’den gerçekleşen göç konusunda değil, aynı zamanda güçlü bir istikrar politikası yürüttüğü de açıkça görülmektedir. 27 Kasım 2024 sonrasında Suriye’de oluşan yeni süreçte, bir kamu diplomasisi yaratılması ve bunun bölgedeki gelişmeleri takiben istikrara katkı sunması önemli hale gelmiştir.
Suriye’de var olan istikrarsızlık, Rusya ve İran odaklı bir boyuta sahipken, muhaliflerin Esad rejimine karşı başlattığı duruşla birlikte sona ermiştir. Arap Baharı süreci sonrasında, Suriye’nin başarısız bir devlet örneği olarak karşımıza çıkması ve küresel çatışmalar bağlamında ortaya çıkan güç boşluğu, farklı aktör ve unsurların etki alanı yaratabileceği bir kaos merkezi hâline gelmiştir.
Bu durum, 27 Kasım 2024 itibarıyla başlayan ve 8 Aralık’ta Esad ailesinin Suriye’yi terk etmesiyle yeni bir yapının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu yeni dönemde, Türkiye ile birlikte ortak hareket edilen ve Türkiye’nin uluslararası hukuk ile egemen, eşit devletler sistemine riayet eden yaklaşımı, Suriye için en önemli destek unsuru olarak öne çıkmaktadır.
Bu bağlamda, sürecin askeri, siyasi, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla ele alınması, bireylerin hayatını istikrara kavuşturma açısından kritik bir önem taşımaktadır. Türkiye ile başlayan bu yeni Suriye yapısının ortaklığı, her alanda kendini gösterecek ve bölge istikrarına katkı sağlayacaktır.